Vay amk

Konu nerden nereye geldi

bi kac yil.

Ben soylemediklerimi yutkunurken ozanin biri yazmis

Her şey arkada kaldı
Tüm güzel anlardan feragat aklım
Bu pislik yanımda refakat kalır, kalır
Yasaklı tanır yasaklı diğerini
Pasaklı diğerini kime gard alsın?
Hiç kimse gülmemiş ama
Hayat çok kanlı şakalar yapmış

ailende bir elin parmagini gecmeyecek insan varken

herkesten kazik yer mi insan

amina koyayim boyle isin

yardim et rabbim

baska umudum kalmadi

Garip

hayat ne garip derlerdi
etrafımdakiler değil de beynimdekiler
göreceğiz derlerdi
elbet biraz gariptim ama
bu kadarını da gerçekten tahmin edemedim.

şimdi ne olacak dersin?

aşk demiştim, şimdilerde gülüyorum neydi o günler diye.
sonra bir kez daha aynı şeyler.
daha hafif
daha naif…

güç ve kudret demiştim eskilerde
sonra bir işe yaramayacağı anlar yaşadım pek çok kez
daha gereksiz
daha sebepsiz…

para?
para demiştim.
şükrettik, sonu olmayan şey sonuçta.
olduğu kadar olmadığı kader dedim.

böyle devam edeceğiz çemberde,
pek çok dönüp aynı yere geleceğiz.

yeni bir döngü, zaman aralığı, çember.
geliyor
bakalım bu sefer neyin var bizim için
benim için…

hadi bakalım

kendinize en güvendiğinizi zannettiğiniz an fethedilmeye en müsait olduğunuz andır
ve yine öyle bir günde
fethedildim.
uğruna içilecek, ciğer yakılacak bir kadın çıktı karşıma
ama ne kadın…

sonra içtim
ciğerimi de yaktım
sonra döndüm
aşık değilimdir dedim
kendime itiraf edemedim
aşk nedir ki? dedim.
aşk sonuçta güçlü bir şehvet duygusundan başka nedir ki?
öyle değilmiş dostlar.
yanılma ve ayılma payınızı hesap edin hep.

bu hayat her zaman sizi yanıltacaktır.
bundan şüpheniz olmasın
hiç bir şeyden emin olamazsınız
emin olabileceğiniz tek şey ise budur.
küçük bir spoiler verdim
uyanın dostlar

sadece kendinize dürüst olsanız yeter bu hayatta
sevdiklerinize olmasanız da
kendinize
sadece kendinize

bu aşk başıma bela mıdır
derdime deva mıdır
bilmem
zeka desen
güzellik desen
var
hatta hakettiğimden fazlası
ama belki de hakediyorumdur.

en azından kendime dürüst olmaya çalıştım
gizli iyilikler yaptım
kimseye de söylemedim
hiç bir dine inanmadım
hiç bir “sevabı” tanrı için yapmadım
reklam etmedim
bununla da övünmüyorum
ama gönül ister ki onu çok iyi yaşatayım
malikanelerde uğruna çiçek bahçeleri yaptırayım
güzel arabama bindirip koltuk ısıtmasını açayım
sadece rahat etsin

ayakları sıcacık olsun
başı ağrımasın
kendini güvende hissetsin

ama elimden gelen bu
zenginler için kıytırık orta halliler için lüks restoranlarda ödediğim hesaptan
ya da kıytırık çiçeklerden daha fazlası olmuyor
nazımın dediği gibi
memleket gibi yoksul odam
ama her bir metrekaresini ona adadım
 
eğer bir gün bu satırları okursan
saçının teline gelecek zarar
sesindeki titreme
yüzündeki o minicik bir üzüntü
kalbime bir ok gibi saplanacak
gözündeki yaş
kafamdaki kaynar su olacak
bunu bil

sen daha uçaktaki koltuğu tutuşundaki o ürkekliğinde
beni değiştirdin
iyi ki geldin hayatıma

hoşgeldin kadınım.

 

 

 

galiba sonuna geliyorum

gittikçe hissediyorum bitişimi
bu satırlar bu hikayeler şiirler
anlamlaştırmaya çalıştığım bu dünya…

bilemiyorum.

çok kararsızım bu konuda.
heralde yapacak olsam yapardım bu zamana kadar,
neden bu kadar uzatmış olabilirim ki?

umut çünkü… gerçekten bir umuttur yaşamak.
anlayamıyorum insanları,
çok hissizleşiyorum bazen.

ama en azından içimdekileri dökebildiğim bir sayfam var ya,
gittikçe çirkinleşen şiirlerime baksanıza, günler haftalar aylar yılları geçiyor
ve yeteneklerimi kaybetmeye başlıyorum.
gittikçe soyutlaşıyorum.

ama bazen güzel bir şarkı çıkar radyoda
ve bir anlık yaşama hissi uyanır,another one bites the dust…

bir 3 dakikalığına kadar falan.
peki ne olacak bu halim.
kapana sıkışmış hissediyorum kendimi
bir derdim var ama anlatamıyorum.
dilimin ucunda ama söyleyemiyorum.
arıyorum derdimi en içerimde
ama bulamıyorum.

sadece hissediyorum. saçma bir his sadece. ah bu saçma his.
kabullenemiyorum dünyayı böyle.

çok yalnızım.
baya yalnızım, gayet yalnızım.
aslında olmayabilirim
ama sosyalleşme dediğiniz şey
beni çok sıkıyor.
deli sıkılıyorum.
off.

ooooooooooofff…

yeter

yine bir sabah oldu,
her gün aynı sabah,
değişen sadece iletişim kurarken kullanılan kelimeler,
her şey aynı,
her şey

yeter bence değil mi?
yetmeli artık.
bu bir tanrının sınavı mı ?
birden çok tanrının sınavı mı yoksa ?
bu neyin sınavı ?

yoruldum artık,
yazmak da istemiyorum okumak da…
intiharı düşünüyorum sadece…

neden?

yapamıyorsan bırak dediler,
bırakamıyorum,

yaşamıyorsan bırak o zaman,
çünkü yaşayamıyorum
ve de bırakamıyorum.

çok yaman bir çelişkideyim.
naçar kaldım adeta ıssızlar,

yıldım.
sadece yıldım.

bu sabah

bu sabah kahvemi aldım ve her zaman ki gibi masamın başına geçtim
tıpkı 2 sene önce başladığım gibi
mekan değişti şekil değişti insanlar değişti
ama değişmeyen tek şey kafamın içindeki şeytan.

belki bu mısralar sizin için bir şey
ifade etmeyecek
belki de çok şey
ifade edecek
edecek mi
etmeyecek mi
hatırlar mısınız beni
hatırlamaz mısınız

adam olur mu benden ?
adamlık ne demekse
neye göreyse
kime ve neye göreyse…

chopin olmak isterdim
bach veya en son çare mozart
ama hayata bi eser bırakabilmek
çok isterdim…

zamansız bir intihar yazısı

çok sıkıldım. artık dayanamıyorum gibi sözlerle lafa başlıyorum.

yaklaşık bir aydır intihar etmeyi düşünüyorum. neden ve nasıl bu hale geldiğimi bilmiyorum. hayatımda beni ne bu kadar yordu soracak olursanız; cevabım yok. belki şu olabilir ama bu da sizi tahmin etmez derdi herkesten büyük olan beyfendiler hanımefendiler: bu yalan dünya, bu karmaşa, keşmekeş, nefret, düşkün insanların düşkün değilim tavırları, delilerin akıllı olmadığı için kendi suçladıkları (ki nadirdir çok görmedim) akılların ise ortadan kaybolduğu bu dünyada ben olmamalıyım. yetişemiyorum. bir yandan büyük hayallerim var. çok büyük hayallerim. yapabilecek potansiyel? evet var. hem de çok büyük bir potansiyel. ama kaldıramıyorum. kendimi bazen çok yalnız hissediyorum. işi düşmeyen birisinin aramaması (bu sizin en yakınlarınız olsa dahi) bu es geçilecek bir şey değil. bu yalnızlığımı depresifliğimi hayatıma giren hiç bir insan kaldıramaz. bu yüzden de benden uzaklaşıyorlar. ki çok doğru bir hareket. ben olsam, ben de yapardım sanıyorum…

ne zaman nerede ve nasıl intihar edeceğime karar veremedim. ama bir şekilde bu işi halledeceğim. ya da ecel gelip beni alacak. çok yoruldum. bana güvenenlerin güvenini boşa çıkarmaktan, ailenin yüz karası olmaktan, sürekli benden şüphe duyulan biri olmaktan (başkalarının duyduğu şüphe değil ailemin benim hakkımda duyduğu şüpheler)… bunlar beni çok yordu.

söylesinize, siz o kendinizi önemli hissettiğiniz işlerinizde dünyayı kurtarır gibi hareketlerle birilerini ezerken birilerinin götünü yalamaktan mutlu olabiliyor musunuz?

hiç düşündünüz mü sokaktaki köpeğin yalnız başına evinin olmamasının ne demek olduğunu?
çöp kutularına her gün bırakılan binlerce bebeğin ne kadar güzel bir hayat yaşayabileceğinin ihtimalini?
topraktan durup dururken çıkıp üstüne basılarak mahvedilen çiçekleri?
yann tiersen şarkılarını ?
müslüm gürses’in dertli parçalarını ?
bu melodilerin sözlerin nasıl yaratıldığını ?

evet mi ?

kaç gün düşünebildin ?

5 ? 10 ? sonra ? sonra hayat koşuşturmalarına devam…

hayır mı?

işte ben her gün düşünüyorum
durup dururken ağlar aşağı iner gülerim.
çünkü ben farkındayım. kendime yalan söylemiyorum. biliyorum her şeyi. ama çözemiyorum. güçlü bir psikolojim yok. tahmin ediyorum ki çoklu kişilik problemim var. birden başka biri gibi düşünüyorum. birden çok narin oluyorum. birden çok acımasız. acımasızlığım içimde oluyor. ama yapamıyorum. üzülüyorum. bana yapılmasını istemediğim bir şeyi hakettiğini düşünmediğim müddetçe başkasına yapmamak istiyorum.

ama beni buna zorluoyorlar.

işte plan!

intihar etmeyi kafama koydum zaten öyle değil mi?
zaten ölümü kabul ettim.
zaten öldükten sonra arkamda kalanları düşünemeyeceğim ki.
ne olacağını tam kestirememekle birlikte.

o zaman bana acı çektiren herkesten ama herkesten.

tek tek tek. intikamımı alacağım. yaşama amacım sadece bu olacak.
ve bir gün boka saracak.
her şey mahvolacak.
çok üzüleceğim.
keşke yapmasaydım diyeceğim.
belki de iyi ki yapmışım diyeceğim ama zannetmiyorum.
işte o zaman. yüksek bir binaya çıkacağım.
ve aşağı bakacağım. hangi şehir olduğunu bilmiyorum. ama o şehrin güzelliklerine bakacağım. (LEŞ İSTANBUL DEĞİL orası kesin)
işte o binadan bir kuş misali kendimi gerçek özgürlüğe bırakacağım.
ve artık beni eleştiren, yanlış yapıyorsun diye sürekli arkamdan kulağıma konuşan, her yaptığı iyiliği bir gün başıma kakan insan ve insan müsveddeleri artık olmayacak.

onları tek tek öldüremem.
ama kendimi evet…

🙂

Pardon

ben buyum işte böyle oldum hep mutsuz endişeli ve sinirli
önemsemelerine inanmıyorum ve size güvenmiyorum. güvenemiyorum. güvenemem.
her güvendiğim vurdu bana. hep güvendiklerim vurmaz dediğim yerlerden vurdular.
ve yine vuracaklar.

ben buyum işte beğenen aramıyorum.
beğenmemenizi mantıklı buluyorum.
ben mutsuz ve düşük frekanslı
biraz alkolik biraz sigaraya ve keyfe düşkün,
biraz pisim işte. karizmatik olmayanından.
limit tanımayan, sevmeyen.
ah bu ben.

ah bu ben kendimi nerelere atsam.
intihar için ne dersin, çok mu erken. daha tadamadan bir çok şeyi.
bir kurtuluş mu yoksa kaçış mı?

bir şeyler işte.

enteresan bir şeyler.

dinliyorum…